Hz. Lut (a.s.) Kimdir? (2)

BoRa

Administrator
Hz. Lut (a.s.) kimdir? Lut Peygamber’in babası kimdir? Lut Peygamber nerede yaşadı? Lut Peygamberin eşleri ve çocukları kimlerdir? Lut Peygamber hangi kavme gönderildi? Lut Kavmi’nin özellikleri nelerdir? Lut Aleyhisselam’ın Kavmi nasıl helak oldu? Azgınlık ve ahlâksızlıkta her türlü bedbahtlığa sürüklenen kavmini hidâyete çağıran Hz. Lut’un (a.s.) hayatı, mucizeleri ve kıssası.
662
(Melekler) dediler ki: «Ey Lût! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana aslâ dokunamazlar. Sen gecenin bir kısmında âilenle (yola çıkıp) yürü! Hanımından başka, sizden hiçbiri geride kalmasın! Çünkü onlara gelecek olan (azâb) şüphesiz ona da isâbet edecektir. Onlara va’dolunan (helâk) zamanı, sabah vaktidir. Sabah vakti de yakın değil mi?” (Hûd, 81)
Sapık güruh son bir kez Lût -aleyhisselâm-’ın kapısına yüklendilerse de bir anda hepsinin gözleri kör ediliverdi. Âyet-i kerîmede bu hakîkat şöyle haber verilmektedir:
“Celâlime yemin olsun ki (kavmi) Lût’tan, misâfirlerinden (murâd almak üzere) talepte bulundular; bunun üzerine Biz de onların gözlerini silme kör ettik. «Haydi azâbımı ve îkazlarımı (mühimsememenin cezâsını) tadın!» dedik.” (el-Kamer, 37)
Kadı Beydavî ve Fahreddîn-i Râzî’nin beyânlarına göre meleklerden birisi Cebrâîl -aleyhisselâm- idi. Topluluk kapıyı kırıp içeri girdiklerinde, bir hareketle hepsinin gözünü kör etti. Panik içerisinde kapıyı dahî bulup kaçamadılar. Hattâ, Lût -aleyhisselâm- onları kollarından tutarak dışarı çıkarmıştı.
“Emrimiz gelince, oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine (balçıktan) pişirilip istif edilmiş taşlar yağdırdık. (O taşlar) Rabbin katında işâretlenerek (yağdırılmıştır). Onlar zâlimlerden uzak değildir.” (Hûd, 82-83)
Lût kavmine azâb-ı ilâhînin gelişi ve helâk oluşları Hicr Sûresi’nin 58-77. âyet-i kerîmelerinde de farklı bir üslupla anlatılmaktadır.
Kur’ân-ı Kerîm’de, bu topluluğun yaşadığı beldeden; altüst olan anlamında “el-mü’tefike” diye bahsedilmektedir.
Lût kavmi, homoseksüellik gibi iğrenç bir günâhı işledikleri için Allâh Teâlâ, onlara önce korkunç bir ses duyurmuş, sonra memleketlerinin altını üstüne getirmiş, daha sonra da üzerlerine taş yağdırmıştır ki, bir milletin yok olup târih sahnesinden silinmesi için bundan daha şiddetli felâket olamaz!
Cenâb-ı Hak onları daha sonra gelecek insanlar için bir ibret kıldığını şöyle haber verir:
“İşte bunda ibret alanlar için işâretler vardır. Onlar hâlâ gözler önünde duran bir yol üzerindedirler. Hakîkaten bunda îmân edenler için bir ibret vardır.” (el-Hicr, 75-77)
Ankebût Sûresi’nin 35. âyet-i kerîmesinde de bu ahlâksız kavmin helâkiyle ilgili olarak, arkadan gelen ümmetlere ibret olması için birtakım alâmetler bırakıldığı bildirilir:
“And olsun ki Biz, aklını kullanacak bir kavim için orada apaçık bir ibret nişânesi bırakmışızdır.”
Bu nişâne, helâk edilen kavmin başına gelenlerle ilgili hikâyeler, harâb olan yurtlarının kalıntıları, gökten yağdırılan taşlar ve kapkara akan nehirler şeklinde tefsîr edilmiştir.
663
Fahreddîn-i Râzî, Lût kavmini anlatan ayet-i kerîmelerin Mekke müşriklerine hitâben indirildiğini hatırlatarak ve “Onlar hâlâ gözler önünde duran bir yol üzerindedirler.” ayet-i kerîmesinden yola çıkarak; “Mekkeliler ticâret için ekseriyetle Şam şehrine giderlerdi. Şam yolu, Lût Gölü’nün tam güneyinden geçerdi. Bu sebeple Lût kavminin kalıntılarını burada aramak gerekir.” diye bir îzahta bulunmuştur.

HZ. LUT’UN (A.S.) EŞLERİ VE ÇOCUKLARI

Lût -aleyhisselâm-, peygamber olarak vazîfelendirildiği zaman, kendisine îmân eden Fevât isminde bir hanımı vardı. Bu hanım yirmi sene sonra vefât etti. Onun vefâtından sonra Lût -aleyhisselâm-, Vâhile isminde Sodomlu bir kadın ile evlendi. Fakat Vâhile münâfık bir kadındı. Kavmin îmânsızlık ve ahlâksızlıklarına karşı sessiz kalıyordu. Hattâ kavmini, Lût -aleyhisselâm-’a karşı gizliden gizliye destekliyordu.
664
Bir akşam vakti, kavmini helâk etmekle vazîfeli melekler, güzel yüzlü insanlar sûretinde evlerine gelince Vâhile, bunu hemen gidip kavmine haber verdi; Lût -aleyhisselâm-’a ihânet etti. Böylece o da kavmi ile beraber helâk oldu.

Lût -aleyhisselâm-’ın iki mü’mine kızı vardı. Lût kavminin helâk edilmesi esnâsında babaları ve îmân edenler ile birlikte Sodom’dan çıkıp azâb-ı ilâhîden kurtulmuşlardı.
665
Daha sonra bunlar, babaları ile birlikte İbrâhîm -aleyhisselâm-’ın yanına gittiler. İbrâhîm -aleyhisselâm- da, bu iki kızı kendi kavminden iki mü’minle evlendirdi. Yüce Allâh, Lût’un neslini bereketlendirdi. Medyen halkı onlardan hâsıl oldu.
LUT KAVMİ’NİN HELAK OLMA SEBEPLERİ
1. Putlara tapmak.

2. Livâta yapmak (erkeğin erkeğe yaklaşması).

İbn-i Abbâs’tan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulur:

“Lût kavminin çirkin işini yapanı görürseniz, fâili de (yapanı da) mef’ûlü de (yapılanı da) öldürünüz!” (Tirmizî, Hudûd, 24/1456; Ebû Dâvûd, Hudûd, 28/4462)

İbn-i Abbâs’tan diğer bir rivâyete göre Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- üç kere:

“Lût kavminin işini (livâta) yapan mel’ûndur (lânetlenmiştir).” (Tirmizî, Hudûd, 24/1456) buyurdular.

Mâlik bin Dînâr buyurdular:

“Geçmiş ümmetlerin hiçbirinde livâta işitilmedi. Ancak bu çirkin fiil Lût kavmi arasında görüldü. Onlara da bu fiili şeytan öğretmişti. Ve insanlar, yaratılışlarına zıd olan bu fiili işleyince, ilâhî gazab ve azâba sürüklendiler.
666
Allâh Teâlâ, insana şehveti neslin çoğalması için vermiştir. Onu, veriliş gâye ve hikmetinin dışında kullanarak gâfilâne hareket etmek, insanın cehâlet ve azgınlığındandır. Bu da, insanlık şeref ve haysiyetini ayaklar altına alarak hayvanlardan da aşağı bir seviyeye düşmektir.”

3. Livâta ile öldürmek.

Lût kavminin azgınları, bir kimseyi öldürmek istedikleri zaman, ona livâta yapılmasını emreder, bu şekilde eziyet ettikten sonra öldürürlerdi.

4. Sodomlular, iffetsizliklerini alenî işlerlerdi. İffetli kimseleri de ayıplarlardı. O kadar alçalmışlardı ki, yellenmelerini bile alenî bir eğlence vâsıtası yaparlardı.

Lût kavmi de, kötü işlerinde o kadar aşırı gitmişlerdi ki, iffetli yaşayıp kendilerine nasîhatte bulunanları istemezlerdi. Lût -aleyhisselâm-’a:
667
“–Ey Lût! Bu sözlerden (bu nasîhatlerden) vazgeçmezsen, mutlaka (memleketimizden) kovulacaksın!” derlerdi.

5. Yol kesmek; çakıl taşlarını yoldan geçenlerin üzerine atmak.

Onlar, yol üzerine oturur, yanlarına çakıl taşları alırlardı. Yabancı birisi geçerken de onun üzerine taş atarlar ve onunla alay ederlerdi.

6. Koğuculuk (söz taşımak).

7. Cimrilik.

Hasan-ı Basrî’den gelen bir rivâyete göre Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Lût kavminin helâk sebeplerini saydıktan sonra hadîsin devamında şöyle buyurmuşlardır:

“Bir de ümmetim bu ahlâksızlıklara şunu da ilâve eder ki, o da, kadın kadına münâsebette bulunulmasıdır (yâni eşcinsellik)…” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, II, 51)
LUT KAVMİ’NİN HELAK OLDUĞU YER
Allâh Teâlâ Lût kavminin helâkinden ibret alınmasını emretmekte ve helâk olan kavimlerin kalıntılarının insanlık târihine bir ibret olarak bırakıldığını bildirmektedir.
668
Lût Gölü’nün taşıdığı “apaçık âyetler” gerçekten son derece ilginçtir. Lût Gölü etrafında yaşanan hâdiseler kadar, arâzinin jeolojik durumu da dikkat çekicidir. Göl, Akdeniz’in yüzeyinden dörtyüz metre alçaktadır. Gölün en derin yeri de dörtyüz metredir. Yâni Akdeniz’in yüzeyinden sekizyüz metre alçaktadır. Lût Gölü civârı hâricinde dünyânın deniz seviyesinden en alçak yeri ise, ancak yüz metredir. Sanki arâzinin yapısı dahî, Lût kavminin denâetini (alçaklığını) göstermektedir.

Ayrıca Rûm Sûresi’nin 3. âyet-i kerîmesinde bu bölgeye işâret edilerek “edne’l-ard: yeryüzünün en alçak yeri” ifâdesi kullanılmıştır. Bu ifâdeye Arapların yaşadığı bölgeye yakınlığından hareketle “en yakın yer” olarak mânâ verilmişse de, kelimelerin asıl mânâsı “yeryüzünün en alçak yeri” şeklindedir. Nitekim modern çağın gelişmiş teknik imkânlarıyla Dünyâ’nın en alçak yeri araştırıldığında, onun, âyet-i kerîmede işâret edilen Lût Gölü havzası olduğu ortaya çıkmıştır. Böyle bir jeolojik gerçeğin, Kur’ân’ın nâzil olduğu dönemin insanları tarafından bilinmesi mümkün olmadığı için, bu hakîkat, Kur’ân-ı Kerîm’in Allâh kelâmı olduğunun yakın zamanda ortaya çıkmış ilmî delillerinden biridir.
669
Lût Gölü’nün diğer bir özelliği de, tuz oranının yüzde otuz olmasıdır. Bu sebeple gölde balık ve bitki yaşamaz. Bu yüzden göle “bahru’l-meyyit” (ölü deniz) de denir. Bu lânetli mekânda hayvanların bile yaşamaması ayrı bir ibrettir. Zift renginde olan göl, iğrenç kokular neşreder. Sanki bu göl, civârında işlenen günahları, bu manzaraları ile insanlığa arz etmektedir.
670
Kur’ân-ı Kerîm’de anlatılan bu mel’ûn kavimle ilgili hâdiseler, tahminen M.Ö. 1800 yıllarında vukû bulmuştur. Helâkin meydana geldiği Sodom ve Gomore bölgesinde o zamandan kalma tuz yoğunluğu sebebiyle konserve hâlinde kalmış ağaçlara rastlanmıştır. Şehir kalıntıları ise ilâhî azâbın tesiri ile yerin dibine batmıştır.
671
 
Üst